137- Ramazan orucundan baÅŸka hiç bir orucun bozulmasından dolayı bir ceza ve geçmiÅŸteki kusuru düzeltme olarak iki ay oruç tutmak gerekmez. Çünkü Kur’an’ın açık beyanı, yalnız tutulan Ramazan orucunun bozulması üzerine keffareti gerekli kılmaktadır. 138- Ramazan orucunun bozulmasından dolayı keffaret gerekmesi için, hem ÅŸekil ve hem de mana bakımından iftar (orucu bozan bir ÅŸey) gerçekleÅŸmelidir. […]
Devamý...Category: Oruç

160- AÅŸağıdaki on sebebden ötürü oruç tutmamak veya tutulmuÅŸ bir orucu bozmak mubahtır:    1) Yolculuk: Ramazanda en az üç günlük (on sekiz saatlik) bir yere gidecek olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Bundan dolayı o gün yola çıkınca oruçlu bulunmamış olur. Fakat bir kimse oruç tuttuktan sonra, gündüzün yolculuÄŸa çıksa, bu yolculuk o ilk […]
Devamý...
167- Keffaret, lûgat deyiminde gidermek ve örtmek manasındadır. Allah, bazı kusurları ve günahları birtakım vesilelerle bağışlayıp örttüğünden bu vesilelerden her birine “Keffaret” denilmiÅŸtir. Bunun çoÄŸulu “Keffarât”dır. Günahları affetmeÄŸe de ‘Tekfir-i Zünûb” denilir. 168- Keffaretler, “Keffaret-i Savm = Oruç Keffareti”. “Keffaret-i zihar= zevceyi haram kılma keffareti” Keffaret-i halk = ihramda tıraÅŸ olmanın keffareti”. “Keffaret-i katil = […]
Devamý...
187- Yemin, lûgatta kuvvet manasınadır. Din deyiminde, bir iÅŸi yapmak veya yapmamak için verilen karara kuvvet kazandırılsın diye Yüce Allah’a and vermektir. Yahut boÅŸamak ve azad etmek gibi bir ÅŸeye baÄŸlamak suretiyle yapılan bir baÄŸlantıdır. Buna Türkçemizde “and” da denir. Misal: Vallahi falan iÅŸi yaptım veya yapmadım, ÅŸeklinde yapılan yemin, ÅŸarta baÄŸlı olmayan bir yemindir. […]
Devamý...
197- Kasem suretiyle olan yeminler: Lağıv (boÅŸ yere) yemin, Gamus (yalan yere) yemin ve mün’akıd (ÅŸarta baÄŸlı yemin) kısımlarına ayrılır. Şöyle ki: 1) Lağıv yemin: Yanlışlıkla veya doÄŸru olduÄŸu zannı ile yalan yere yapılan yemindir. Bir kimsenin bir maksadı olmaksızın baÅŸka bir ÅŸey söylecek yerde “Vallahi” diye yemin etmesi bu kısımdandır. Yine, borcunu ödemediÄŸi halde, […]
Devamý...
198- Yemin birkaç tane olunca, keffaretler de ona göre olur. Yeminlerin yapıldığı yer deÄŸiÅŸmese de yine hüküm böyledir. Buna göre, bir kimse şöyle yapacağına veya yapmayacağına “Vallahi” diye yemin ettikten sonra baÅŸka baÅŸka yerlerde benzeri yeminler yapsa, yeminler birkaç tane olur. BozduÄŸu bu yeminlerin her birinden dolayı ayrı ayrı keffaret ödemesi gerekir. Fakat İmam Muhammed’e […]
Devamý...
232- Nezir, Yüce Allah’a saygı için yasak olmayan bir iÅŸin yapılmasını üzerine alıp yüklenmektir. Böyle bir iÅŸin yapılmasını kendine vacib kılmaktır. Nezrin çoÄŸulu “Nuzûr”dur. Necr edene de “Nâzir” denir. Nezrin Türkçesi adaktır. 233- Sadece Yüce Allah’ın rızası için ibadet sayılacak bazı ÅŸeyleri adamak geçerlidir ve sevaba bir yoldur. “Nezrim olsun, yarın Allah rızası için oruç […]
Devamý...
235- Bir nezrin din yönünden sahih ve geçerli, yerine getirilmesi gerekli olabilmesi için ÅŸu ÅŸartları vardır: 1) Nezredilen ÅŸeyin cinsinden bir farz veya vacib bulunmalıdır. Buna göre: “Bir gün oruç tutayım” diye yapılan bir adak sahihdir. Fakat: “Falan hastayı ziyarette bulunayım” diye yapılacak bir adak sahih olmaz. Her halde bunu yerine getirmek gerekmez. Çünkü hasta […]
Devamý...
236- “Nezrim olsun, yarın oruç tutayım” gibi bir adak, muayyen (belirlenmiÅŸ) bir adaktır. “Nezrim olsun, bir gün oruç tutayım” denilmesi de gayrimuayyen (belirlenmemiÅŸ) bir nezirdir. Bunlar, aynı zamanda bir ÅŸarta baÄŸlı olmayan mutlak (baÄŸlantısız) nezirlerdir. “Falan kimse gelirse, Allah için nezrim olsun bir gün oruç tutayım, ÅŸu kadar sadaka vereyim” gibi, ÅŸarta baÄŸlı nezirler de […]
Devamý...
İtikâfın Mahiyeti, Nevileri ve TeÅŸriî Hikmeti 257- İtikâf lûgat deyiminde bir ÅŸeye devam etmek manasındadır. Bir ÅŸeye devam eden kimseye de mutekif (itikâf yapan) denir. Åžeriatta ise itikâf: Bir mescidde veya o hükümdeki bir yerde itikâf niyeti ile durmaktan ibarettir. 258- İtikâflar: Vacib, müekked sünnet ve müstahab nevilerine ayrılır. Şöyle ki: Dil ile nezredilen bir […]
Devamý...