139- Benî Nadir Yahudileri, Medine’ye iki saat uzakta olan “Zühre” köyünde otururlardı. Müslümanların aleyhinde çalışmamak üzere verdikleri sözü bozmaya baÅŸladılar. Uhud savaşında da, fikirlerini büsbütün bozdular. Yayılan uyarmaları dinlemediler. Hicretin dördüncü yılı Rebiülevvel ayında, Hazret-i Peygamber tarafından kaleleri on beÅŸ gün kuÅŸatıldı. Aldıkları izin üzerine, bir kısmı Hayber’e, bir kısmı da Åžam ve Filistine gittiler. […]
Devamý...Category: Siyer-i Enbiya

143- Hicretin altıncı yılı idi. Peygamber Efendimiz Beytullah’ı ziyaret için Zilkade ayının başında bin beÅŸ yüz kadar ashabla Medine’den çıktı, Mekke’ye yöneldi. Maksadları savaÅŸ olmadığı için, müslümanlar yanlarına mükemmel savaÅŸ aletleri almayıp yalnız birer kılıç kuÅŸanmışlardı. Mekke müşrikleri, Hazret-i Peygamberin Medine’den Mekke’ye doÄŸru yola çıktığını haber alınca, bir ordu halinde Mekke’den çıkmış ve engel olmaya […]
Devamý...
151- Hazret-i Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, bütün milletlere peygamber gönderilmiÅŸ olduÄŸundan İslâm dinine davet için Hicretin yedinci yılı muharrem ayında birer davet mektubu yazdırıp onları mühürledikten sonra, birer elçi ile çevresindeki hükümdarlara göndermiÅŸti. Bu mektubları, NecaÅŸi denilen HabeÅŸ Hükümdarı “Ashane”ye, Mısır Hükümdarı “Muhavkıs”e, DoÄŸu Roma İmparatoru “Hirakl”e, Åžam Meliki olup Hirakl’in bir valisi […]
Devamý...
153- Peygamber Efendimiz Hicretin yedinci yılı Zilkade ayında Umre için (Kâbeyi tavaf ve sa’y için) Medine’den iki bin ashabı ile çıktı. Ashabın ileri gelenlerinden meÅŸhur ÅŸair Abdullah İbni Revahe de önde yürüyerek güzel ÅŸiirler okuyordu. Peygamber Efendimiz Hudeybiye AndlaÅŸmasına dayanarak Mekke’de yalnız üç gün kaldı. Sonra Medine’ye döndü. Bu Umre, Hicretin altıncı yılında yapılması istenilen […]
Devamý...
157- Hicretin sekizinci yılında Beni Bekr kabilesi, müslümanların koruması altında bulunan Huzaa kabilesi üzerine ansızın saldırırdı. KureyÅŸ Reislerinden bazıları da Beni Bekr kabilesine yardımda bulunmuÅŸtu. Bu arada Huzaa kabilesinden yirmi üç kiÅŸi öldürülmüştü. Böylece Mekkeliler Hudeybiye AndlaÅŸmasını bozmuÅŸlardı. Huzaa kabilesinden bir cemaat Medine’ye gelerek uÄŸradıkları felâketi anlattı ve yardım istediler Peygamber Efendimiz Ramazan ayının onuncu […]
Devamý...
62- Mekke’nin fethi üzerine birçok kabileler müslüman oldular. Ancak en büyük kabilelerden olan “Beni Havazin ve Beni Sakıf’ kabileleri savaÅŸa kalkıştılar. Taif ve Mekke arasında “Huneyn” denilen yerde toplandılar. Hazret-i Peygamber henüz Mekke’de idi. Åževvalin yedinci günü on bin kiÅŸilik bir ordu ile Huneyn’e doÄŸru yürüdü. Müslümanlardan bazıları: “Bu ordu, hiç bir zaman azlıktan dolayı […]
Devamý...
164- Hicretin dokuzuncu yılı idi. Romalıların Åžam’da İslama karşı büyük bir ordu hazırlamış oldukları haberi geldi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz otuz bin kiÅŸilik bir ordu ile Medine’den çıkarak “Tebük” denilen yere kadar vardı. Yirmi gün orada kaldı. Fakat düşmandan hiç bir hareket görülmedi. Artık Åžam’a kadar gidilmesi uygun görülmeyerek Medine’ye dönüldü. 165- Tebük seferi sırasında […]
Devamý...
168- Hicretin onuncu yılında Veda Haccı olmuÅŸtur. Şöyle ki: Zilhicce ayına on gün vardı. Hazret-i Peygamber Efendimiz hac farizasını yerine getirmek için ashabdan kırk bin kiÅŸi ile Mekke’ye yollandı. Arefe cuma gününe rastlamıştı. Peygamber Efendimiz, yüz binden çok müslümanla birlikte Hacc-ı Ekber yaptı. O gün çok etkili bir hutbe okudu, ümmetine öğüt verdi. Şöyle buyurdu: […]
Devamý...
171- Peygamber Efendimiz, Veda haccından sonra ahiret hazırlıklarına baÅŸlamıştı. Hicretin on birinci yılı Sefer ayının son günlerinde ÅŸiddetli bir baÅŸ aÄŸrısı ile ateÅŸli bir hastalığa tutuldu. Hastalığı ağırdı; buna raÄŸmen Mescid-i Saadete çıkıp bir hutbe okudu. Ashabı kirama çok yüksek bir ifade ile hitab etti. Onlara yüksek bir adalet ve fazilet ve bir hakseverlik dersi […]
Devamý...
178- BilindiÄŸi gibi, insanlara ait olgunluk halleri baÅŸlıca iki kısımdır. Bir kısmı (insanın iradesine baÄŸlı olmayı insanın doÄŸuÅŸtan sahib olduÄŸu kemallerdir! Asalet, güzel biçim, akıl ve zekâ üstünlükleri gibi… DiÄŸer kısmı da, insanların tamamen istekleri ve çalışıp kazanmaları ile elde edilen kemallerdir. İlim ve irfan sahibi olmak, doÄŸruluk, emanet, tevazu, zühd ve takva gibi güzel […]
Devamý...